Hava Kirliliğini Önlemek İçin Neler Yapılabilir ?

Biz insanların elinde olan bu duruma sanayicilikte, motorlu taşıt kullanımında ve ısınma yakıtlarında doğru seçimleri yaptığımız sürece hava kirliliğini önlemiş ve daha sağlıklı bir yaşam sürmüş olacağız. Peki hava kirliliğinin önüne geçmek için bizim elimizden gelenler neler ?

 

 

  • Sanayi alanlarında bacalara filtreler takılmalıdır ve düzenli olarak filtreler kontrol edilmelidir
  • Hava sirkülasyonunu bozacak inşaatlar yapılmamalıdır
  • Yeşil alanlar çoğaltılmalı ve koruma altına alınmalıdır
  • Ulaşımda özel araçlar yerine toplu taşıma araçları tercih edilmelidir
  • Araç egzozlarına filtre takılmalı düzenli olarak muayenesi yapılmalıdır
  • Ev ısınmaları için kullanılan yakıtların kaliteli olmasına özen gösterilmelidir
  • Apartman bacaları düzenli olarak temizlenmelidir
  • Hava kirliliği hakkında bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır
  • Çatı yalıtımlarına özen gösterilmelidir
  • Isınma problemlerinin önüne geçebilmek için bina yalıtımları yapılmalıdır
  • Kaloriferlerin bakımları düzenli olarak yapılmalıdır
  • Fabrikalar tarafından, ozon tabakasına zarar veren kimyasallar kullanılmamalıdır
  • Merkezi ısıtma sistemleri yaygınlaştırılmalıdır
  • Orman alanlarında yakıcı maddeler kullanılmamalıdır.

 İLGİLİ VİDEO

  • Çevre-Sorunları-ve-Çağımız-İnsanı.jpg

Yararlanılan kaynak :Önlemler

YOUTUBE

SEVDA NUR ASLAN

Çevre konusunda bilgilendirme amacıyla yazılmıştır

 

HAVA KİRLİLİĞİNİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ

Çocuklar araba içlerinde ciddi derecede hava kirliliğine maruz kalıyorlar. Çünkü arabaların içerisinde zehirli gazlara maruziyet oranı ciddi anlamda yüksek ve bu gazların çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri korkunç.W2m6vwn_fEuUWQLfOk18Mw

Uzmanlar okula giderken bisiklet sürmenin ya da yürümenin çocukların sağlığı için faydalı olacağının altını çiziyor. Hava kirliliği yalnızca çocukların akciğerlerinin gelişimini etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda DNA’larını da etkiliyor ve öğrenme güçlüğü gibi bazı problemlere sebep olabiliyor.

Yapılan araştırmalar gerek yetişkinlerin, gerekse çocukların araba içerisinde maruz kaldıkları kirliliğin, dışarıdaki kirliliğe oranla çok daha yüksek olduğunu ve zararlarının da çok daha ciddi olduğunu vurguluyor. Dolayısıyla, her ne kadar açık havada da hava kirliliğine maruz kalsak da, okula veya işe giderken imkanlar doğrultusunda bisiklet kullanmak ya da yürümek çok daha sağlıklı sonuçlar alınmasını sağlıyor.

Southampton Üniversitesi’nden astım uzmanı Prof. Stephen Holgate, araştırma sonuçlarına göre bisiklet ve yürüyüşle daha az hava kirliliğine maruz kaldığımızı söylüyor. Hatta bu kirlilik oranı, araba içinde 9 ile 12 kata kadar.

“Çocuklar yetişkinlere göre daha hassaslar, hava kirliliği akciğer gelişimlerini etkiler, ileride astım veya akciğer hastalıkları riskini arttırır.” diye konuşuyor Holgate.

Holgate ayrıca anne babaların araba içlerinde daha az kirlilik olduğunu düşündüklerinden arabayı daha güvenli bulduklarına dair de bir inançları olduğunu söylüyor ve bunun tamamen yanlış olduğunu, açık havanın mutlaka daha az kirli olduğunu bilmelerini istediğini de ekliyor.

Londra’daki King’s Koleji’nden Ben Barrattt ise, yaptığı bir çalışmayla araba içlerindeki kirliliğin ölçülmesini sağladı. “Trafik, özellikle kirlilik için çok daha elverişli bir ortam sağlıyor. Önden ve arkadan gelen egzoz arabanın içine doluyor ve hapsoluyor. Araba içerisinde kirlilikten kaçınabildiğiniz fikri asla doğru değil” diyor.

Ayrıca Barselona’da yapılan bir araştırma, hava kirliliğine maruz kalan çocuklarda konsantrasyon kabiliyetinin düştüğünü ve reaksiyon süresinin de geciktiğini kanıtlamış durumda. Bilime göre, beyin gelişimi de en az akciğer gelişimi kadar etkileniyor. Ayrıca, California’da yapılan bir araştırma da hava kirliliğinin çocukların DNA’sında bozulmalara sebep verebileceğini göstermiş.

Büyük şehirlerin çoğunda yasal karbondioksit salınım miktarı aşılıyor olsa da, Holgate’e göre insanlar hava kirliliğini çok ciddiye almıyorlar. Buna göre, daha ciddi yasaların çıkarılması ve özellikle dizel salınımlı arabaların kullanılmasıyla ilgili hükümetlerin daha sıkı çalışmalar yapması gerektiğini vurguluyor.

İLGİLİ VİDEO

Yararlanılan kaynak: HAVA KİRLİLİĞİNİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

SEVDA NUR ASLAN

Çevre konusunda bilgilendirme amacıyla yazılmıştır

SU KİRLİLİĞİ

su-kirlenmesi-zararları

Ülkemizde su kirliliğine etki eden unsurlar;
1. Sanayileşme,
2. Şehirleşme,
3. Nüfus artışı,
4.Zirai mücadele ilaçları (Pestisid) ve kimyasal gübreler olarak gruplandırılabilir.

Gerçekte sanayinin çevre üzerindeki olumsuz rolü belki diğer tüm faktörlerden çok daha fazladır. Ülkemizde özellikle sanayi kuruluşlarının sıvı atıkları ile su kirliliğine ve dolaylı olarak yine su kirliliğine bağlı, toprak ve bitki örtüsü üzerinde aşırı kirlenmelere neden olduğu ve hızlı bir şekilde çevrenin tahribine yol açtığı bilinmektedir.

Ayrıca sanayileşme hareketleri ile şehirlere göç olayı da başlamış ve bu durum yine hızlı ve düzensiz kentleşmeye sebep olmuştur. Ülkemizde su kirliliğine etki eden unsurlar; sanayileşme, kentleşme, nüfus artışı, zirai mücadele ilaçları ve kimyasal gübreler olarak gruplandırılabilir. Sanayinin çevre üzerindeki olumsuz etkisi diğer faktörlerden çok daha fazladır. Sanayi kuruluşlarının sıvı atıkları ile su kirliliğine ve dolaylı olarak da yine su kirliliğine bağlı, toprak ve bitki örtüsü üzerinde aşırı kirlenmelere neden olduğu ve doğa tahribine yol açtığı bilinmektedir.Ayrıca sanayileşme hareketleri ile kente göç olayı da başlamış ve bu durum yine hızlı ve düzensiz yapılaşmaya sebep olmaktadır.

Zirai mücadele için kullanılan ilaçlamalarda havadaki ilaç zerrelerinin rüzgarla sulara taşınması veya pestisid üretimi yapan fabrika atıklarının durgun veya akarsulara boşaltılması sonucunda su kaynaklarımız pestisidlerle kirlenmektedir. Diğer yandan, kimyasal gübrelerin bilinçsizce ve aşırı kullanımı da zaman içinde toprağı çoraklaştırmakta ve yine doğal çevrim ile gerek su kirlenmesi ve gerekse diğer etkileri ile olumsuzluklar yaratmaktadır. Alıcı ortamlara göre su kirliliği dörde ayrılır.

Akarsu Kirlilik Sınıfları
Sağlıklı temiz bir akarsuda bitki ve hayvan gelişimiyle ilgili olarak ekolojik bir denge bulunduğu bilinen bir gerçektir. Evsel, endüstriyel ve tarımsal kirlenme bu dengenin değişmesine neden olur. Akarsuya verilen kirleticilerin seyreltilmesi ve taşıma üzerinde sonuç açısından önemli bir etken, akarsuyun debisidir. Yani bir akarsuyun debisi suyun kalitesi ve kirlilik toleransı açısından oldukça önemlidir. Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’ne göre kıtaiçi yüzeysel su kategorisine göre akarsular, 4 ana sınıfa ayrılmıştır. Buna göre;

I.Sınıf : Yüksek kaliteli su,
II.Sınıf : Az kirlenmiş su,
III. Sınıf : Kirli su,
IV.Sınıf : Çok kirlenmiş su olarak tanımlanmaktadır.

SU KRİZİ

Yararlanılan kaynak: SU KİRLİLİĞİ

YOUTUBE

SEVDA NUR ASLAN

Çevre konusunda bilgilendirme amacıyla yazılmıştır

 

HAVA KİRLİLİĞİ

Atmosferde toz, duman, gaz, koku ve saf olmayan su buharı şeklinde bulunabilecek kirleticilerin, insanlar ve canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyecek ve/veya maddi zararlar meydana getirecek miktarlara yükselmesi,  olarak nitelenmektedir. İnsanların çeşitli faaliyetleri sonucu meydana gelen üretim ve tüketim aktiviteleri sırasında ortaya çıkan atıklarla hava tabakası kirlenerek, yeryüzündeki canlı hayatı olumsuz yönde etkilenmektedir. Havayı kirleten maddelerin sınır değerleri (havada zararlı olmayacak derecedeki en yüksek değerleri), her ülkenin ilgili kuruluşları tarafından yönetmeliklerle belirlenir.

Kirletici maddelerin niteliğine göre, canlılara vereceği zarar şekil ve dereceleri de değişir. Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler, kirlilik kaynağına göre (fabrika, termik santral, konutlar, taşıt araçları) çok çeşitlidir.

Atmosferi meydana getiren gazların karışımlarından oluşan hava, Canlı organizmanın yaşam sürecindeki en önemli öğelerden biridir. Bir insanın günde yaklaşık olarak 2.5 lt. su, 1.5 kg. besin, 10 – 20 m3 hava gereksinimi vardır. Açlığa 60 gün, susuzluğa 6 gün dayanabilen insan, havasızlığa ancak 6 dakika dayanabilmektedir.

Havala kirliliğinin nedenleri

Havanın Bileşimi; Atmosferde bulunan gazları üç gurupta inceleyebiliriz.
1. Havada devamlı bulunan ve miktarları değişmeyen gazlar (Azot, Oksijen, Asal gazlar)
2. Havada devamlı bulunan ve miktarları azalıp çoğalan gazlar (Karbondioksit, Su buharı, Ozon)
3. Havada her zaman bulunmayan gazlar (Kirleticiler)

Hava Kirliliğinin Kaynakları
Doğal Kaynaklar: Yanardağ volkan faaliyetleri, orman yangınları ile bitki örtüsü ve doğanın tahrip edilmesi örnek olarak verilebilir. Yapay kaynaklar: İnsanların faaliyetleri sonucu oluşan kaynaklardır. Bunlara ısınma amacıyla konutlarda yakıt kullanımı, sanayi faaliyetleri sonucu oluşan kullanımlar ve trafik kaynaklı kirlilikler verilebilir.

1.Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliği
Kentlerimizdeki ısınmadan kaynaklanan hava kirliliği özellikle kış döneminin başlaması ile birlikte artış göstermektedir. Kış aylarında ısınmadan kaynaklanan hava kirliliğinin temel sebepleri; ısınmada kalitesiz yakıtların (kükürt, kül ve nem oranı yüksek kalori değeri düşük kömürler) iyileştirilme işlemine tabi tutulmadan kullanılması, yanlış yakma tekniklerinin uygulanması ve kullanılan kazanların bakımlarının düzenli olarak yapılmaması olarak sıralanabilir. Bunların yanı sıra hızlı nüfus artışı ve kentlerde nüfus yoğunlaşması, topoğrafik ve meteorolojik şartlara göre şehirlerin yanlış yerleşmesi ve dolayısıyla çarpık kentleşme şehirlerimizde görülen hava kirliliğini artırmaktadır. Kış aylarında ısınma amacıyla soba ve kaloriferlerde genellikle odun, kömür, fuel-oil ve doğal gaz yakılmaktadır. Soba veya kalorifer kazan bacalarından çıkan gazlara genel kirleticiler denilmektedir. Bunlar; karbonmonoksit (CO), kükürtdioksit (SO2), azotdioksitler (NOx) ve partikül maddeler (is, kurum ve toz) dir.

2. Sanayiden Kaynaklanan Hava Kirliliği
Fabrikaların bacalarından çıkan kimyasal gazlar, tozlar ve dumanlar havayı kirletmektedir. Fabrikalarda enerji ihtiyacı için yakılan yakıtlar ve fabrikada yapılan işlemden oluşan kirleticiler baca ile havaya atılarak kirliliğe neden olmaktadır. Günlük ihtiyaçlarımızın karşılanması, yurdumuzun kalkınması, yeni iş sahalarının açılarak işsizliğin önlenmesi için bu fabrikaların mutlaka çalışması ve üretimlerini sürdürmesi gerekir. Burada önemli olan hem kalkınmayı sürdürmek ve hem de çevreyi korumaktır. İşyerleri, fabrikalar çevreyi kirletmemek için gerekli önlemleri almalıdır. Örneğin, temiz enerji kaynakları kullanmalı, filtre sistemleri kurulmalı, geri dönüşümü mümkün olan hammaddeler kullanılmalı, personel çevre konusunda eğitilmeli, yeşillendirme çalışmaları yapılmalı, teknolojik yenilikler takip edilmeli ve uygulanmalıdır. Sanayileşmenin yer seçimi önemlidir. En önemlisi yetkili kurumlardan gerekli izinler, mutlaka alınmalıdır.

3. Trafikten Kaynaklanan Hava Kirliliği
Ulaşım araçları günlük yaşantımızın bir parçasıdır. Her gün değişik şekilde yararlandığımız bu motorlu karayolu taşıtları havaya verdikleri kirletici gaz ve taneciklerle çevremizi ve soluduğumuz havayı kirletmektedir. Hava kirliliğinin yarısı motorlu taşıtlarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle büyük kentlerin ana cadde ve kavşaklarında, karayolları çevrelerinde havayı kirleten madde emisyonları (atmosfere atılan gaz, toz, is v.s.) önemli boyutlardadır.

Bir insanın günlük ihtiyacı olan 15 m3 temiz havayı bir tek taşıtın sadece 10 dakikalık bir süre içerisinde tehlikeli hale dönüştürmesi, kentlerdeki yüz binlerce taşıtın neden olduğu hava kirliliğinin boyutu hakkında bizlere yeterli bir fikir verebilir. Şehir trafiğindeki araçlar; teknik bakımlarının yeterince yapılmaması, bilinçsiz kullanımı ve bir kısmının çok eski oluşları nedeniyle kirletici özellikleri bir kat daha artarak, önemli kirletici kaynak durumundadırlar. Taşıtlarda hava kirliliği yaratan kirletici kaynaklar, motor cinsine göre değişmektedir.

Taşıtlarda benzinli ve dizel motor olmak üzere iki tür motor kullanılmaktadır. Benzinli motorla çalışan bir taşıtın başlıca kirletici kaynakları; egzoz borusu, benzin deposu, kartel havalandırma, karbüratör, fren balataları ve lastiklerdir. Dizel motorlu taşıtlarda ise başlıca kirletici kaynakları egzoz borusu, fren balataları ve lastiklerdir. Egzozdan üç tür duman çıkar. Siyah duman, tam yanmamış yakıt taneciklerinin oluşturduğu dumandır. Uygun yanma koşullarının olmadığını gösterir. Gri-Beyaz duman, tam yanma artığı maddelerin oluşturduğu dumandır.

hava kirliliği

Yararlanılan kaynaklar: hava kirliliği

SEVDA NUR ASLAN

Çevre konusunda bilgilendirme amacıyla yazılmıştır

ÇEVRENİN EN BÜYÜK DÜŞMANI İNSANOĞLU

çevre sorunları.jpg

Çevre; dünya üzerinde yaşamını sürdüren canlılarının hayatları boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Diğer bir deyişle “ekosistem” olarak tanımlanabilir.

Hava, su ve toprak bu çevrenin fiziksel unsurlarını, insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar ise biyolojik unsurlarını teşkil etmektedir.

Doğanın temel fiziksel unsurları olan, hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin oluşması ile ortaya çıkan ve canlı öğelerin hayati aktivitelerini olumsuz yönde etkileyen cansız çevre öğeleri üzerinde yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayına “çevre kirliliği” adı verilmektedir.

1970’li yıllardan sonra bilincine vardığımız çevre kirliliği dayanılmaz boyutlara ulaştı. Hızla gelişen teknoloji ne yazık ki beraberinde doğayı da katletmeye başladı. Çünkü artık temiz hava soluyamaz olduk. Ruhsal rahatlamamızı sağlayacak yeşil alanlara hasret kalmaya başladık.

Yüzmek için deniz kıyısında bile yüzme havuzlarına girmek zorunda kaldık. Gürültüsüz ve sakin bir uyku uyuyamaz, midemiz bulanmadan bir akarsuya bakamaz olduk. Düne kadar içerisinde yüzüp balık tutabildiğimiz dereler kirlilik nedeniyle içine bile girilemez hale geldi.

Kısaca artık kirleteceğimiz çevre tükenmek üzeredir. 2000–3000 yıl önce bir doğa cenneti ve büyük bir kısmı otlaklarla ve ormanlarla kaplı olan Anadolu’yu günümüzde bu durumlara düşürdük.

Kullanılan her şey gibi temiz ve sağlıklı tutulmayan çevre de bizlere zarar verir. Bu nedenle çevre denince aklımıza önce yaşama hakkı gelmelidir. İnsanın en temel hakkı olan yaşama hakkı, canlı ya da cansız tüm varlıkları sağlıklı, temiz ve güzel tutarak dünyanın ömrünü uzatmak, gelecek kuşaklara bırakılacak en değerli mirastır.

Yararlanılan kaynak: Çevre

youtube

SEVDA NUR ASLAN

Çevre konusunda bilgilendirme amacıyla yazılmıştır